Suriye’de Rejim Yıkılışının Yıl Dönümü ve Yeniden Alevlenen Gerilim
Suriye, Baas rejiminin düşüşünün birinci yıl dönümünü kutlarken, bölgede yeni bir gerilim dalgası yaşanıyor. Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ve uluslararası kamuoyu, Şam yönetimine bağlı silahlı grupların ve eski milis komutanlarının kışkırtıcı açıklamalarına odaklandı. Özellikle, Beşar Esad rejiminin yıkılışının yıl dönümü kutlamaları sırasında, Suriye Demokratik Güçleri (QSD) ve Kuzey ve Doğu Suriye halkına yönelik düşmanca sloganlar ve tehditler, tansiyonu yükseltti. Gündemdeki bu sıcak gelişme, bölgenin istikrarsızlığını bir kez daha gözler önüne serdi.
DSG’den Şam Yönetimine Sert Uyarı: ‘Barışı Bozan Girişimlere Karşılık Verilecek’
Rudaw ve Politika Haber’in aktardığına göre, Demokratik Suriye Güçleri (DSG), Şam Hükümeti Savunma Bakanlığı’na bağlı silahlı grupların ‘kışkırtıcı ve düşmanca’ eylemlerini kınayan bir açıklama yayımladı. DSG, bu eylemleri ‘Baas rejimi zihniyetinin’ bir devamı olarak niteledi ve bunların iç barışı açıkça ihlal ettiğini, ülkeyi yeniden savaş döngüsüne çekme girişimi olduğunu vurguladı. Açıklamada, Suriye’yi terörden korumak ve tüm bileşenlerini savunmak için binlerce şehit veren DSG’nin, barışı bozmaya yönelik her türlü girişime ‘sorumlu ve güçlü bir duruşla’ karşılık vereceği belirtildi. Bu durum, bölgedeki siyaset ve güvenlik dengelerini derinden etkiliyor.
Ebu Amşa’dan Gözdağı ve Geçmiş İhlal İddiaları
Gerilimin sembol isimlerinden biri, ‘Ebu Amşa’ olarak bilinen Muhammed Hüseyin el-Casim oldu. Türkiye destekli eski bir milis komutanı olup şu anda Suriye’nin yeni güvenlik yapılanmasında tugay komutanı olarak görev yapan Ebu Amşa, sosyal medyada yayımlanan bir videoda ‘Sadece talimat bekliyoruz’ diyerek DSG’ye gözdağı verdi. Ebu Amşa’nın komutanlığını yaptığı lağvedilen Sultan Süleyman Şah Tümeni, Afrin ve diğer bölgelerde Kürt nüfusa karşı çeşitli ihlallerle suçlanıyor. Ayrıca 2019 yılında Kürt siyasetçi Hevrin Xelef’in katledilmesiyle de itham edilmesi, bu tehditlerin ciddiyetini artırıyor ve adalet arayışlarını gündeme getiriyor.
Şam Yönetiminin Tutumu ve 10 Mart Anlaşması
Anadolu Ajansı’na konuşan Suriye Enformasyon Bakanı Mustafa, Şam yönetimi ile DSG arasında 10 Mart’ta imzalanan anlaşmanın Suriye’nin birlik ve egemenliği açısından ‘tarihi bir fırsat’ olduğunu belirtti. Ancak Mustafa, DSG’nin taahhütlerini yerine getirmediğini, ‘oylama ve zaman kazanma politikası’ izlediğini savundu. Bakan Mustafa, ABD’nin Suriye’deki varlığına da değinerek, Mazlum Abdi’nin bazı Avrupa ülkelerinin baskısıyla Erbil’e gitmesini ‘büyük bir siyasi okuma hatası’ olarak değerlendirdi. Suriye’de federalizm ve siyasi ademimerkeziyet konusunun ‘tamamen bittiğini’ vurgulayan Mustafa, 10 Mart Anlaşması’nın alternatifi olmadığını ifade etti. Bu açıklamalar, bölgedeki karmaşık diplomasi trafiğini gözler önüne seriyor.
Suriye’nin geleceğinin provokasyonlar ve histerik sloganlar üzerine değil, iş birliği, karşılıklı tanıma ve tüm bileşenlerin iradesine saygı üzerine inşa edilmesi gerektiği vurgulanırken, mevcut gerilimin bölgedeki insani durumu ve barış çabalarını olumsuz etkileyebileceği endişesi taşıyor.
Önemli Gelişmeler ve Kilit İsimler
- **DSG’nin Tepkisi:** Baas rejiminin düşüş yıl dönümünde Şam’a bağlı grupların kışkırtıcı eylemlerine karşı sert kınama.
- **Ebu Amşa’nın Tehdidi:** Türkiye destekli eski milis komutanından DSG’ye yönelik ‘talimat bekliyoruz’ mesajı ve geçmiş ihlal iddiaları.
- **10 Mart Anlaşması:** Suriye Enformasyon Bakanı Mustafa’nın ‘tarihi fırsat’ olarak nitelediği ancak DSG’nin uymadığını iddia ettiği anlaşma.
- **Suriye’nin Geleceği:** Bakan Mustafa, federalizm ve ademimerkeziyet konularının bittiğini, Şam’ın DEAŞ ile mücadelede tek garanti edici aktör olduğunu savundu.
- **Bölgesel Etkiler:** Gerilimin Suriye’deki iç barışı ve istikrarı tehdit ettiği, terörizmle mücadele çabalarını da etkileyebileceği endişesi.

Bir yanıt yazın