Cengiz Çandar’dan Hakan Fidan’a: “Suriye Dili Kürtleri Kırıyor!”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yaptığı çarpıcı konuşmada, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Suriye’ye yönelik dilini sert bir şekilde eleştirdi. Çandar, 2026 Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri sırasında, Fidan’ın açıklamalarının hem Türkiye’deki barış sürecini zehirlediğini hem de milyonlarca Kürt’ün kalbini kırdığını dile getirdi. Bu kritik süreç, Suriye’deki 10 Mart Mutabakatı’nın geleceği ve bölgedeki diplomasi trafiğini yeniden gündeme taşıdı.

Cengiz Çandar’dan Hakan Fidan’a Sert Eleştiri: “Dışişleri Bakanı’nıza Ayar Verin!”

TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Cengiz Çandar, iktidarın barış sürecine bütçede tek bir kuruş kaynak ayırmamasını eleştirirken, kendilerinin sonuna kadar barıştan yana olduklarını belirtti. Ancak asıl hedefi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan oldu. Çandar, Fidan’ın Suriye konusunda kullandığı dili “tehdit dili” olarak nitelendirdi ve bu dilin Türkiye’deki süreci zehirleyeceğini savundu.

Çandar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha önceki olumlu barış süreci açıklamalarını hatırlatarak, “Dışişleri Bakanı’nıza ayar verin. Sayın Dışişleri Bakanı’nın kullandığı dil, yaptığı imalar, üstü kapalı tehditler Türkiye’de ve Suriye’de, her yerde milyonlarca Kürt’ün kalbini kırıyor ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘hep beraber yazmaya başlayacağız’ dediği ‘destan’ın yazılmasını imkânsız hale getiriyor” ifadelerini kullandı. Bu açıklamalar, bölgedeki hassas siyaseti bir kez daha gözler önüne serdi.

Suriye ve 10 Mart Mutabakatı: Geciken Entegrasyon Süreci

Cengiz Çandar’ın eleştirilerinin temelinde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın TRT World’e verdiği mülakattaki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) hakkındaki açıklamaları yatıyor. Fidan, Türkiye‘nin Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı yeniden askeri harekât düzenlemek istemediğini ancak “sabrının tükendiğini” söylemişti. Ona göre, Suriye hükümetiyle SDG arasında 10 Mart 2026‘te varılan anlaşmanın “uygulanmasının geciktiğini” ve SDG’nin “gecikmeden” mutabakata uyması gerektiğini vurgulamıştı. Fidan, IŞİD’in hala ciddi bir tehdit olduğunu ve bölgesel işbirliğiyle kontrol altına alınabileceğini de eklemişti.

  TBMM’den Çözüm Sürecine Yeni Vizyon: Kayyum İptali Önerisi

Suriye hükümetinin, SDG’ye entegrasyon için “nihai teklif” olarak sunduğu 13 maddelik öneriler, süreci daha da karmaşık hale getirdi. Bu öneriler arasında SDG’nin Suriye ordusu içinde üç tümen halinde yeniden örgütlenmesine izin verilmesi ve savunma, içişleri, genelkurmay başkan yardımcılığı gibi görevlerin SDG adaylarına tahsis edilmesi yer alıyor. Ancak SDG’nin, Suriye ordusunun tüm birliklerinin Suriye’nin kuzeydoğusuna girmesine karşı çıkması ve Fırat Nehri’nin doğusunda sadece kendi üç tümeninin konuşlanmasını talep etmesi, Türkiye ve Suriye’nin karşı çıktığı başlıca noktalar arasında. SDG’nin ayrıca tümenlerinin Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı olmaması ve “özerk bir komuta yapısına” sahip olması talebi de gerilimi artıran bir diğer faktör.

Çözüm Süreci ve Geçmişin İzleri: Fidan’ın Rolü

Sabah yazarı Melih Altınok da konuyu köşesine taşıyarak Hakan Fidan’ın bu süreçteki derin bilgisine dikkat çekti. Altınok, Fidan’ın MİT’in başında olduğu dönemde yürütülen çözüm süreci boyunca örgütü ve aktörlerini yakından tanıdığını, “bunların ciğerlerini bildiğini” ifade etti. Bu deneyimin, Fidan’ın Dışişleri Bakanı olarak Suriye’deki geçiş sürecine yaklaşımını şekillendirdiğini savundu.

Altınok, geçmişteki çözüm sürecinde DEM Partili siyasetçilerin, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde bir devlet vaadinin peşine takılıp Türkiye’deki masayı devirdiğini ve bunun sonucunda kendilerinin de altında kaldığını belirtti. Bu tarihsel hafızanın, bugünkü “aynı delikten iki kez ısırılmama” ilkesini güçlendirdiğini vurguladı. Çandar’ın “Suriye Kürtlerini incitirseniz, Türkiye Kürtlerini incitirsiniz” sözleri, bu tarihsel ve coğrafi bağlamda daha da anlam kazanıyor.

Önemli Gelişmeler ve Gelecek Beklentileri

  • 10 Mart Mutabakatı’nın Akıbeti: Suriye Geçici Devlet Başkanı Ahmed Şara ile SDG Başkomutanı Mazlum Abdi arasındaki anlaşma, 31 Aralık’ta dolacak süresiyle kritik bir eşikte.
  • Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Uyarısı: Fidan, SDG’nin mutabakata gecikmeden uyması gerektiğini, aksi takdirde sabrın tükendiğini belirtti.
  • Cengiz Çandar’dan Sert Tepki: Çandar, Fidan’ın “tehdit dili”nin barış sürecini zedelediğini ve Kürtleri incittiğini ifade etti. Erdoğan’a “ayar verin” çağrısı yaptı.
  • SDG’nin Talepleri: SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyon konusunda özerk bir komuta yapısı ve Fırat’ın doğusunda kendi tümenlerinin konuşlanması yönündeki talepleri Şam ve Ankara tarafından reddediliyor.
  • TBMM’de Bütçe Görüşmeleri ve Siyasi Gerilim: Çandar’ın bu açıklamaları, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri sırasında TBMM‘deki siyaseti bir kez daha ısıttı.
  Fatma Aksal: 2026 Bütçesiyle Mali Disiplin ve Edirne’ye Yatırım

Toplumsal Rıza ve Siyasal Dilin Önemi

Çandar, konuşmasının devamında barış sürecinde toplumsal rıza ve desteğin ancak özenli bir siyasal dille mümkün olabileceğini vurgulayarak, iktidarın bu konuda gerekli sorumluluğu göstermediğini ifade etti. Bu, sadece Suriye’deki gelişmelerle sınırlı kalmayıp, Hakan Fidan‘ın yürüttüğü genel diplomasinin de nasıl algılandığına dair önemli bir pencere açıyor. Ülke içindeki siyasi tartışmaların, dış politikadaki söylemlerle doğrudan ilişkili olduğu bir dönemde, Cengiz Çandar‘ın bu açıklamaları, bölgedeki gerilimli denklemi daha da karmaşık hale getiriyor. Özgür Özel ve Efkan Âlâ arasında yaşanan masumiyet karinesi tartışmaları gibi, Meclis’teki genel havanın da çözüm odaklı bir dilden uzaklaştığı yönündeki endişeleri artırıyor.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir