Türkiye’de güncel olarak derin toplumsal ve siyasi çalkantılar yaşanıyor. Halkın sesi, artan sorunlar karşısında giderek daha fazla yükseliyor. Ekonomik baskılardan eğitim sistemindeki yapısal sorunlara, siyasi kutuplaşmadan temel hak ve özgürlüklerin aşınmasına kadar birçok alanda toplumun genelinde büyük bir gerilim hissediliyor. Bu makale, Türkiye’deki farklı kesimlerin karşılaştığı temel sorunları ele alacak ve ülkenin geleceğine dair geniş kapsamlı bir bakış sunacaktır.
Ekonomik Darboğaz ve Emeklilerin Çığlığı
Türkiye ekonomisi, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadele ederken, en büyük darbeyi alan kesimlerden biri de emekliler. Geçtiğimiz günlerde Tandoğan Meydanı’na yürüyen emekliler, insanca yaşayabilecekleri bir gelire sahip olma haklarını arayışlarını sürdürüyor. Onlar, sistem tarafından “fazlalık” olarak görüldüklerini hissederken, kamu emekçileri ve işçiler de haftalardır sokaklarda hak mücadelesi veriyor. Bu tablo, ekonomik adaletsizliğin geldiği vahim noktayı gözler önüne seriyor ve geniş bir kesimin mevcut ekonomik düzene olan inancını sarsıyor. Emeklilerin bu zorlu süreci, bankaların sunduğu emekli promosyonları gibi geçici çözümlerin çok ötesinde, yapısal iyileştirmelere ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Ülkedeki bu genel ekonomi gündemi, her kesimden vatandaşın en öncelikli meselesi olmaya devam ediyor.
Geleceksizliğe Sürüklenen Gençlik ve Eğitim Dramı
Genç nüfusun geleceğe dair umutları, özellikle eğitim alanındaki sorunlarla gölgeleniyor. Gazete haberlerine göre, son beş yılda Türkiye‘den İtalya’ya giden öğrenci sayısı iki katına çıkarken, Almanya için bu oran çok daha yüksek. Bu durum, Türkiye’deki eğitim sisteminin ve gençlere sunulan fırsatların yetersiz kaldığının bir göstergesi. MESEM (Mesleki Eğitim Merkezleri) adı altında kurulan “çocuk köle pazarları” olarak nitelendirilen yapılar, ülkenin ucuz iş gücü pazarı haline getirilmesinin adımları olarak eleştiriliyor. Bu merkezlerde okuyan çocukların iş cinayetlerinde hayatını kaybetmesi, büyük toplumsal tepkilere yol açıyor ve bu durumu protesto eden öğrenciler topluca tutuklanıyor. Barınma sorunları nedeniyle binlerce öğrenci eğitimden uzaklaşmak zorunda kalırken, diplomaları “pula dönmüş” milyonlarca genç geleceksizliğe sürükleniyor. MESEM protestolarında yaşanan tutuklamalar, gençlerin hak arayışlarının ne denli zorlu olduğunu bir kez daha gösteriyor. BTP Kongresi’nde Hüseyin Baş’ın eğitime sert çıkışı da bu derin krizin siyaset arenasındaki yansımalarından biri.
Siyasi Polarizasyon ve Halk Muhalefeti İkilemi
Ülkenin içinde bulunduğu kritik eşiklerde, toplumsal muhalefetin rejimden kurtulma arayışlarına henüz yeterince yanıt veremediği gözlemleniyor. Geçmiş referandum ve seçimlerde yapılan yanlışların ülkeyi bugünkü duruma sürüklediği eleştirileri dile getirilirken, muhalefet hareketlerinin parçalanmışlığı dikkat çekiyor. “Terörsüz Türkiye” söylemiyle başlayan ve Kürt hareketinin “barış” diyerek tanımladığı yeni çözüm süreci, muhalefet cephesinde önemli kırılmalara neden oluyor. DEM yöneticileri ve bazı liberallerin, MHP ve Bahçeli’ye yönelik övgüler eşliğinde muhalefete karşı bir “mücadele” çizgisine yönelmesi, toplumsal tabanların birbirine karşıt konumlar içine sürüklenerek parçalanmasına yol açıyor. Yeni Akit yazarı Ali Akben’in “Her Şeye Muhalif” başlıklı yazısında değindiği gibi, muhalefetin ülke menfaatine olan her şeye karşı çıkması ve önemli yolsuzluk skandalları karşısında “dut yemiş bülbül kesilmesi” gibi eleştiriler, mevcut siyaset ortamındaki derin çelişkileri ortaya koyuyor. Karahasanoğlu da muhalefetin terör politikalarındaki çelişkilerine keskin bir üslupla değinmişti.
Toplumsal Adalet Arayışı ve İlerici Birikimlerin Tasfiyesi
Toplumun her kesimi, hakları için eşitsizliğe ve adaletsizliğe karşı mücadelelerini sürdürüyor. Bu mücadeleler, mevcut rejimden kurtulma arayışının ne denli can alıcı hale geldiğinin bir göstergesi. Türkiye‘nin; ABD ve İsrail’in belirleyici olduğu yeni Ortadoğu düzenine uyumlu, gerici bir rejime dönüştürülme eğilimi, bu arayışların temelini oluşturuyor. BOP ekseninde Cumhuriyet’in ilerici birikimlerinin tasfiye edilmesiyle yaratılan “İslamcı faşist dönüşüm” kaygısı, halkın özgürlük ve adalet taleplerini daha da güçlendiriyor. Tüm bu kaosa rağmen, Türk, Kürt, Alevi, Sünni bütün bir halkın, muhalefet hareketlerinin geniş tabanındaki demokratik ve ilerici birikimlerin bu rejime teslim olmayacağına ve rejimi ayakta tutmaya yönelik savrulmalara eşlik etmeyeceğine olan inanç yüksek. Toplumsal gündem, bu kritik eşikte ortak bir geleceğin nasıl inşa edileceği sorusu etrafında şekilleniyor.
Önemli Çıkarımlar: Halkın Gündemi Nelerden Oluşuyor?
- Ekonomik Baskı: Yüksek enflasyon ve insanca yaşam koşulları için mücadele eden emekliler ve işçiler.
- Eğitim Krizi: Gençlerin gelecek umutlarının azalması, MESEM’ler ve yurt dışına göç eğilimi.
- Siyasi Ayrışma: Muhalefetin parçalı yapısı, “çözüm süreci” tartışmaları ve “her şeye muhalif” olma eleştirileri.
- Adalet Arayışı: Toplumun tüm kesimlerinde eşitsizliğe ve adaletsizliğe karşı süregelen mücadele.
- Rejim Dönüşümü: Ülkenin ilerici birikimlerinin tasfiye edilerek gerici bir düzene sürüklenme endişesi.

Bir yanıt yazın