11. Yargı Paketi Adalet Komisyonu’nda: Toplumsal Adalet İçin Yeni Adımlar mı?

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu, kamuoyunda ’11. Yargı Paketi’ olarak bilinen ve Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni 3 Aralık 2025 Çarşamba günü görüşmeye başladı. AK Parti milletvekillerinin imzasıyla 27 Kasım’da TBMM Başkanlığı’na sunulan bu kapsamlı paket, 12 farklı kanunda değişiklik öngören toplam 38 maddeden oluşuyor. Teklifin, esas komisyon olarak Adalet Komisyonu’na havale edilmesiyle, yargı sisteminde beklenen dönüşümün ilk adımları atılıyor.

Bu makalede, 11. Yargı Paketi’nin içeriği, Adalet Bakanlığı’ndan gelen açıklamalar ve özellikle sivil toplum kuruluşlarının pakete yönelik eleştirileri detaylı bir şekilde incelenecektir.

11. Yargı Paketi’nin Odak Noktaları ve Resmi Açıklamalar

• 11. Yargı Paketi, 3 Aralık 2025 tarihinde TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülmeye başlandı.
• Paket, 38 maddeden oluşuyor ve 12 farklı kanunda değişiklik öngörüyor.
• Örgütlü suçlara yönelik cezaların artırılması ve çocukların suça sürüklenmesinin önlenmesi hedefleniyor.
• Covid-19 düzenlemesinin bir af değil, eşitlik ilkesi gereği yapıldığı belirtildi.
• EŞİK Platformu, paketin kadınlara ve çocuklara yönelik suçlarda af niteliği taşımasından endişe duyduğunu açıkladı.

AK Parti’den ‘Devrim Niteliğinde Adımlar’ Vurgusu

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, paketin Türkiye’nin hukuk ve yargı politikalarında tarihi bir dönüşümü temsil ettiğini belirtti. Yüksel, iktidarları döneminde hayata geçirilen reformların, adalet hizmetlerinin kalitesini yükselttiğini ifade etti.

Yüksel’in açıklamalarına göre, teklif doğrudan insan hayatına dokunan ve toplumun huzurunu hedefleyen önemli düzenlemeleri içeriyor. Özellikle suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek ve örgüte üye olmak suçlarının cezaları artırılıyor. Örgüt kurma ve yönetme suçunun cezası 4 yıldan 8 yıla kadar hapis iken 5 yıldan 10 yıla, örgüt üyeliği suçunun üst sınırı ise 4 yıldan 5 yıla çıkarılıyor. Çocukların örgüt faaliyetlerinde araç olarak kullanılması durumunda, örgüt yöneticilerine verilecek cezanın yarısından bir katına kadar artırılacağı da hüküm altına alınıyor.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan Covid Düzenlemesi ve Çocukların Korunması Açıklamaları

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Grup Toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayarak pakette yer alan bazı kritik konulara değindi. Bakan Tunç, özellikle Covid-19 düzenlemesinin bir af olmadığını, suç tarihi bakımından aynı durumda olan kişilerin aynı yaptırıma tabi tutulması gereğiyle bir eşitlik ilkesi doğrultusunda hazırlandığını vurguladı. 2020 yılında yapılan düzenlemede Covid izniyle denetimli serbestlik süresinin 1 yıldan 3 yıla çıkarıldığını, ancak bu durumdan 2020 sonrası ve Temmuz 2023’e kadar olan süreçte suç işleyenlerin yararlanamadığını anımsattı. Bakan, bu düzenlemenin, bu kişilere de eşitlik sağlanması düşüncesiyle komisyona iletilen bir kanun teklifi olduğunu ifade etti.

Bakan Tunç ayrıca, çocukların suçtan korunmasına yönelik çalışmaların Meclis Araştırma Komisyonu’nda kapsamlý olarak ele alınacağını belirtti. Örgütsel faaliyetlerde çocukların kullanılması durumunda cezaların artırılmasının yanı sıra, düğünlerde, nişanlarda ve asker uğurlamalarında silah kullanımının ağırlaştırılması ve trafikte yol kesme gibi suçlara yeni cezalar getirilmesi de paketin önemli maddeleri arasında yer alıyor. Ancak Bakan Tunç, süresiz nafaka konusunun şu an gündemlerinde olmadığını net bir şekilde ifade etti.

Sivil Toplumdan Sert Tepkiler: ‘Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddet Artacak’

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), 11. Yargı Paketi’ne yönelik sert eleştirilerde bulundu. Platform, teklifin mevcut haliyle kadınlara, çocuklara ve topluma yönelik ağır suçların faillerine af niteliğinde düzenlemeler içerdiğini belirterek pakete tepki gösterdi. Teklifin, 31 Temmuz 2023 öncesinde işlenen ve anayasal düzene karşı suçlar ile terör suçları hariç pek çok suça af getirdiğine dikkat çeken EŞİK, bu kapsamın; kadın cinayetleri, çocuk istismarı, cinsel saldırı, uyuşturucu ve deprem davaları gibi ağır suçları da içerdiğini vurguladı.

EŞİK, bu düzenlemenin şiddet faillerini cesaretlendireceğini, kadınların ve çocukların ise yeni risklerle karşı karşıya bırakılacağını ifade etti. Platform, Aile ve Sosyal Hizmetler, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarını, etkili bir risk değerlendirmesi yapılmadan af düzenlemesi hazırlamakla eleştirdi ve affedilen hükümlülerin mağdurlara bildirilmesi konusunda İstanbul Sözleşmesi ve ilgili düzenlemelere rağmen yetersiz kalınmasını gündeme getirdi.

Paketin ilk halinde LGBTİ+ varoluşunu kriminalize eden ve çocukları yetişkin gibi yargılamayı öngören maddelerin kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin itirazları sonucunda çıkarılması olumlu bir gelişme olarak kaydedilse de, EŞİK, bir yandan şiddet faillerinin affedilirken, diğer yandan pakete karşı barışçıl protestolara katılan kadınlar ve LGBTİ+’lara yönelik soruşturmaların sürdüğünü hatırlattı.

EŞİK ayrıca pakette yer alan barışçıl gösterileri kriminalize edebilecek “ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesi” düzenlemesini, akıl hastalığı bulunan kişilerin daha uzun süre kurumlarda tutulmasına yol açacak değişiklikleri ve internete erişimi kısıtlayabilecek BTK yetkilerini temel haklar açısından sakıncalı bulduğunu duyurdu. Platform, sürekli çıkarılan af düzenlemelerinin cezasıslığı artırdığını ve şiddeti derinleştirdiğini belirterek, popülist af politikaları yerine etkili ve caydırıcı cezaların uygulanması çağrısında bulundu.

Paket Kapsamı ve Eleştiriler Karşılaştırması

Geleceğe Bakış: Adalet Sisteminde Süregelen Tartışmalar

11. Yargı Paketi, Türkiye’nin adalet sisteminde önemli değişiklikler getirmeyi hedeflerken, infaz düzenlemeleri ve potansiyel ‘af’ tartışmalarıyla da gündemi meşgul ediyor. Teklifin TBMM Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeleri, hem iktidar hem de muhalefet partilerinin ve sivil toplum kuruluşlarının yakından takip ettiği bir süreç olacak. Özellikle adaletin sağlanması, suçla mücadelede etkinliğin artırılması ve mağdurların korunması noktasında atılacak adımların toplumsal beklentileri ne ölçüde karşılayacağı, paketin nihai haliyle ortaya çıkacak.